Dünyanın En Yalnız Ülkesi İsveç !

Yaklaşık 2 yıldır İsveç’te yaşayan biri olarak , İsveç’in toplumsal yapısı hakkında biraz sizleri aydınlatabilirim diye düşündüm. Başlıktan da anlaşılacağına göre dünyanın en yalnız ülkesini İsveç’ ten bahsedeceğim. Neden dünyanın en yalnız ülkesi bu konu hakkında biraz araştırma yaptığımda bunun kökenin 1972’de sosyal demokratların izlediği politikalar olduğunu gördüm. Bundan sonra izlenecek toplumsal yapılanmada kendi kendine yeten, kendi ayakları üzerinde duran bireyler yetiştirilecekti İsveç’te. Günümüzde bunu açıkça görüyoruz ki bizim deyimimizle kimsenin kimseye minneti yok bu memlekette. Yetişkin bir isveçli yaşlı anne ve babasının bakımını üstlenmek zorunda değil. Hasta bakımını temizlikten tutun yaşlı bireyin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir sistem şuan İsveç’te gayet güzel işliyor. Bunun yanı sıra oğlumu, kızımı okutuyorum gibi sözler duymazsınız. Ya üniversiteye gider bursunu alır okursun ya da direk meslek kurslarından sonra bir işe girersin ailene yük olma gibi bir durum olmaz. İşsiz kalan bir kişi sosyalden para yardımı alarak yapması gerek bazı koşulları yerine getirdikten sonra tabi ki kira, yemek gibi hayati ihtiyaçlarını devlet sayesinde karşılayabilir. Şimdi devlet bu kadar toplumun her kesimine yardımda bulunarak biraz da toplumsal yapının birbirine muhtaçlığını da ortadan kaldırmış oldu. Bizde ki gibi eş dost kavramlarından uzak kendi başlarına bireyler topluluğu burası . E tabiki coğrafi yapı gereği soğuk ve karanlık iklimin insanlar üzerindeki etkileşimini de unutmamak gerek. Kuzey insanı serttir kendi iklimi gibi soğuktur maalesef. Bu yüzden biz güney insanları gibi de samimi değildir. Türk toplumlarındaki çocuk sevme şekillerin çimdirme, yanaktan makas alma, popoya şaplak ben seni yerim diye ürkütücü kelimeler duyamazsınız çünkü onlarda çocuğu bir birey olarak görüyorlar. Ne yemek istersin diye sorarlar çocuğa , bugün ne yapmak istersin ve çocuk onu istemiyorsa zorlamazlar. Tamamen bir saygılar birbirine çocuğundan gencine yaşlısına ve hal hatır için hiç bir şeyler yapmazlar . Canları yapmak istemiyorsa bitmiştir hiçbir güç onu yaptıramaz. Başlarda bu benim canımı sıkan bir durumdu çünkü Türkiye’de istemeyerek çok yere gitmiş, yapmıştım sırf arkadaşım ailem kırılmasın diye . Ama insan hayır demeyi öğrenince başkaların hayırlarına da saygı duymaya başlıyor.

İsveç’te yalnızlık bambaşka boyutlara gitmiş durumda.Toplum ikiye ayrılmış durumda isteyerek ve istemeyerek yalnızlığı seçen kişiler topluluğu. Kişiler baya baya gönüllü yalnız olmayı seçiyor. Birinin onun hayatında olup olması hiç önemli değil amaç özgürlükten ödün vermemek .Siz düşünün ne kadar da güçlü kişiler olduğunu. Bunun yanı sıra yalnız olmak istemeyenler bir eş arkadaş bulmakta oldukça zorlanıyor. Eğer İsveç’e taşınacaksınız bu konuda uyarımı yapmak isterim. İlk bir iki yıl sosyal ilişikler açısından zorluk çekebilirsiniz. İsveçliler milliyetçi insanlar değil ama oldukça mesafeliler göçmenlere karşı. Size hayatlarını almaları için biraz zaman geçmesi gerekiyor. Spontane görüşmeler olmaz! Hadi sana geliyorum bir kahve içeyim demek pek hoş karşılanmaz! Planlıdırlar, randevu almanız gerekir görüşmek için. Bunlar oldukça ağır şeyler bir güneyli için. Yaşlıların çoğu paranoyaktır. Yardım etme teklifiniz bazen sert bir şekilde reddedilebilir. Çünkü beleşten yardım görmüş kişiler değillerdir. Yani sevap, yazıktır demeyin burada o kelimelere yer yoktur. İlişkilerin ardından uzunca ara veren bir çok kişi tanıdım. En azı 6 yıldan başlıyordu. Bir isveçli ile ilişki başlatmak ilerletmek kadar zordur. Yalnızlığı severler bu yüzden hayatlarında dramaları pek yoktur. Sizin düşündüğünüz gibi annelerini , kardeşlerini düşünmezler. Öyle yalnızlık kokuyorki herkes her beş kişiden biri yalnız ölüyor. Bu yüzden basında ölümünden 2 yıl, 3 ay sonra bulunmuş gibi haberler çok duyarsınız. Bu iki yıl olayda doğrudur metro.se/…/daniel-dog-utan-att-någon-märkte-det-xr Daniel henüz 55 yaşındayken ölümünden iki yıl sonra bulunabilmiş ve kendisi iki odalı apartman dairesinde yaşıyormuş . Hiç bir komşu , arkadaş , aile merak etmemiş çünkü kimsesi yokmuş. Bir gün emlakçının gelmesiyle her şey gün yüzüne çıkmış.Tüm faturalar otomatık banka aracılığı ile ödendiği için kimse fark etmemiş adamın öldüğünü. Bu tarz haberler oldukça sık duyulan olaylar arasında.

“The Swedish theory of love” belgeseli Erik Gandinis tarafından 2016 çekildi. İzlemenizi tavsiye ederim. Danıel ‘ de yer veriliyor belgeselde. Yalnızlık türleri ve acı gerçeğini ortaya sert bir şekilde koyan güzel bir belgesel ortaya çıkmış. Göçmenler ve İsveçlilerin yalnızlığa bakış açısı da çok güzel ele alınmış. Yalnızlığın bu kadar normalleştiği ülkede yalnız olmanız sizin toplumdan tarafından afaroz edildiğiniz anlamına gelmez yada kötü birisi olduğunu yada kötü bir şey yaptığın bu tamamiyle doğal ve normal bir seçimdir İsveç’te.

İsveç hakkımda daha çok bilgi içim buyrun buraya! 🙂

Lämna en kommentar

Denna webbplats använder Akismet för att minska skräppost. Lär dig om hur din kommentarsdata bearbetas.